İlan karşılaştırması yapabilmeniz için en az 2 adet ilan seçmeniz gerekmektedir.
Didim’de yaşayan Ali, yaz tatilini en sevdiği yer olan Altınkum Plajı’nda geçirmekten çok mutluydu. Her gün sabah erkenden kalkıp, plaja koşuyor, denize giriyor, kumdan kaleler yapıyor ve güneşin tadını çıkarıyordu. Ali’nin en büyük hayali ise bir gün ejderha görmekti. Ali, ejderhalar hakkında okuduğu kitapları, izlediği filmleri ve oynadığı oyunları çok seviyordu. Ejderhaların nasıl göründüğünü, nasıl uçtuklarını, nasıl ateş püskürttüklerini ve nasıl konuştuklarını merak ediyordu.
Bir gün, Ali plajda yine kumdan kale yaparken, gökyüzünde bir şey fark etti. Gözlerini kısarak baktığında, uzakta bir ejderha gördüğüne inanamadı. Ejderha, büyük ve parlak pullarıyla güneşi yansıtıyor, kanatlarını açıp kapayarak gökyüzünde süzülüyordu. Ali, heyecanla ayağa kalktı ve ejderhayı takip etmeye başladı. Ejderha, Didim’in üzerinde birkaç tur attıktan sonra, Apollon Tapınağı’nın olduğu yöne doğru uçtu. Ali de onun peşinden koştu.
Ali, tapınağa yaklaştığında, ejderhanın tapınağın arkasındaki ormana indiğini gördü. Ali de ormana girdi ve ejderhayı aramaya başladı. Ormanın içinde ilerlerken, kuş sesleri, rüzgarın hışırtısı ve yaprakların çıtırdaması dışında başka bir ses duymadı. Ali, ejderhanın nerede olduğunu merak ediyordu. Acaba saklanmış mıydı? Yoksa uçup gitmiş miydi? Ali, umudunu kaybetmeden ormanda yürümeye devam etti.
Ali, bir süre sonra ormanın içinde bir mağara buldu. Mağaranın girişi karanlık ve ürkütücü görünüyordu. Ali, mağaranın içinde ejderhanın olabileceğini düşündü. Cesaretini toplayarak mağaraya girdi. Mağaranın içi soğuk ve nemliydi. Duvarlarda sarkıtlar ve dikitler vardı. Mağaranın derinliklerinden gelen garip sesler duyuluyordu. Ali, mağarada ilerledikçe seslerin daha da yükseldiğini fark etti.
Ali, sonunda mağaranın sonuna geldi. Burada büyük bir salon vardı. Salonun ortasında ise devasa bir ejderha duruyordu. Ejderha, kızıl renkli pullarıyla ışıl ışıl parlıyor, yeşil renkli gözleriyle Ali’yi dik dik izliyordu. Ejderha’nın başının üzerinde iki tane boynuzu vardı. Boynuzlarının ucunda ise küçük ateş topları yanıp sönüyordu.
Ejderha, Ali’yi görünce kükredi ve ağzından ateş püskürttü. Ateş topları Ali’nin yanından geçip mağaranın duvarına çarptı ve patladı. Ali, korkudan titreyerek geri kaçtı ve mağaranın girişine doğru koşmaya başladı.
Ejderha ise peşinden geldi ve sesli bir şekilde konuştu:
Ali, ejderhanın konuştuğunu duyunca şaşırdı ve durdu. Ejderhaya dönüp baktı. Ejderha, Ali’ye gülümsedi ve devam etti:
Ali, ejderhanın dostça davrandığını görünce rahatladı ve cevap verdi:
Efe, Ali’nin sorusuna şöyle cevap verdi:
Ali, Efe’nin sözlerine hayran kaldı ve sordu:
Efe, Ali’nin sorusuna şöyle cevap verdi:
Ali, Efe’nin sözlerine çok sevindi ve dedi:
Efe, Ali’ye gülümsedi ve dedi:
Efe, Ali’yi yanına çağırdı ve mağaranın duvarına dokundu. Duvar birden ışıldamaya başladı ve üzerinde ejderhaların resimleri belirdi.
Efe, Ali’ye resimleri göstererek dedi:
Ali, duvardaki resimlere hayranlıkla baktı ve dedi:
Efe, Ali’ye gülümsedi ve dedi:
Efe, mağaranın içindeki bir kaynaktan su doldurduğu bir kabı Ali’ye uzattı.
Ali, suyu aldı ve teşekkür etti.
Efe, Ali’ye dedi:
egeemlakdidim.com, Tüm Hakları Saklıdır.